5 Mayıs 2013 Pazar

Geceden

   Yaşadığımız bu hayatın başlangıcını bildiğimiz gibi bir sonu olduğunu da biliyoruz ancak sonumuzun ne olduğunu bilmiyoruz. Bu durum da bizi değişime sürüklüyor. Hep yaşadığımız bu hayatın sonunun güzel olması için çabalıyoruz ama hiçbirimiz bunun farkında değiliz, değişimin farkında değiliz.
   Bu gece çok güzel bir gece çünkü; dünyaya gelen belki milyonlarca bebeğin güzelliği var. Bu gece çok berbat bir gece çünkü; dünyadan yok yere giden, bok yoluna öldüren belki milyonlarca insan evladının acısı var.Dünya bu ironiyi sürdürürken sevgiden ve hayattan halen anlam çıkartma çabalarımızın insanı çıkmaza sürüklemesi kaçınılmaz değil de ne?
   Hayatımın dümeni ne tarafa dönüyor bilmiyorum. Şuan umurumda olan şeyler masa örtüsüne boydan boya dökülen şarabın rengi ve aynı masanın üzerinde ki eski aile fotoğrafları. Ben ise boşluktayım. Yüreğim hissiz ve beynim kalabalık. Umarsız görünüşüm arkasına sığınıp kendi savaşımı veriyorum ve artık galiba yoruldum. Arta kalan tek tütünümü halen parmaklarımın arasında bekletiyorum. Eğer içersem kül olması bir kaç dakikamı alacak ve ben yenilerini saramayacak kadar hevessizim.
   Şimdi, karşımda ki yokuştan elleri cebinde aşağı doğru inen adamın yerinde olmayı o kadar çok isterdim ki! Ama muhtemelen yürümeyi bırakıp kaldırıma oturur, sigaramı ateşler ve beton yığınlarını gözardı ederek karanlık gecenin yıldızlarını seçmeye çalışırdım...

22 Mart 2013 Cuma

Bir Mektup Daha

       Bugün hayatımdaki sözde yokluğunun bilmiyorum kaçıncı gününü yaşıyorum. Ama inan bana öylesine zor ki sana direnmek! Her gün daha çok özlüyorum seni, daha çok merak ediyorum, daha çok sesini duymak istiyorum. Sonra kendime kızıyorum; yaptığın aptallık yüzünden seninle konuşmama kararı aldığım için. Bana saygı göster ve arama dedim ya; hepsi laf!  Ama ölür müydün sanki görmeye gelsen beni? Söz ağızdan bir kere çıkar deyip hala sana karşı sessizim. Zaten aramızdaki en değerli iletişim biçimi sessiz anlaşmalarımız değil mi? Sessizlik demişken, artık senden hiç kimselere bahsetmiyorum. Kaçabildiğim kadar kaçmak istiyorum senden ama başımı her yastığa koyduğumda suretin beliyor gözlerimde. Yapacak bir şey yok, bende yokluğuna sarılıp uyuyorum; seni son gördüğüm akşam sarıldığım gibi.

       Sabahları uyandığımda yatağımdan çıkmadan, önce senin, sonra ailem için dua ediyorum ''Tanrı sizi kötülüklerden ve kötü insanlardan korusun'' diye. Düşünsene bir her sabah birlikte uyandığımızı! Sen traş olurken benim seni seyrettiğimi. Kim bilir belki de en çok traş olduktan sonra ki kokunu severdim. Sonra birlikte kahvaltı hazırlar işlerimize giderdik falan... Ama zannediyorum ki sadece benim istediğim, senin ise beklentiye soktuğun şu durumda tüm bunlar ve diğer yaşamamız gerekenler hayal olarak benimle birlikte gidecek ya yaşanacak, ya unutulup silinecek ya da hep içimde kalacak.

        Yazmak istediğim onca şey varken kelimelerin noksan kalması hiç hoşuma gitmiyor ama neyse. Belki merak edersin diye söylüyorum; ben iyiyim,yorgunum ve soğuk havalardan nefret etmekle meşgulüm. Buralardan gitmek istiyorum. İnsanın kalabalıktan nefret ettiğini her gün binlerce insanla aynı yolu paylaşınca anlaması o kadar zor ki!  Bu şehir çok hızlı ve kıyıcı yani bana göre değil. Bu yüzden, ben hala oralarda bir yerlerde seninleyim ve sen yanımda olsan da olmasan da sanırım hala seninle kalacağım.

                                                                                         25 Şubat 2013
                                                                                              İstanbul

26 Ocak 2013 Cumartesi

Bazen

    
        Bütün manzaralarımın üzerine beyaz boya ile fırça darbeleri vurulmuş gibi. İnsanın sıcak bir odasının ve kedisinin olması gibisi yok! Şuan o kadar çok huzurluyum ki ama içimde ki hayal kırıklığı bir anda gözümün önündeki güzellikleri flu görmeme yetiyor. O an sadece kötü olan ne varsa ona odaklanıyorum. Dakikalarca sessiz kalıyorum bir bakıyorum saatler geçmiş ve yorulmuşum.

    Hüzünlerime rağmen hayatta istediğim şey bazen bütün gün şarkı söylemek oluyor. Bazen sokaklarda çıplak ayakla yürümek, bazen kitaplığımdaki en sevdiğim kitabı okumak, bazen pencerenin kenarından şehri seyretmek, bazen sarılmak, bazen öpmek, bazen sadece birisinin sesini duymak, bazen yeni insanlar tanışmak, bazen yok olmak ama çoğunlukla susmak istiyorum! Bir de bakmışım ki bütün isteklerimi boş vermişim ve kendimi melodilerin ahengine bırakmışım. Sonra; kulağımda yankılanan  melodilerle birlikte düşüncelerim, anılarım, özlemlerim, sevgilerim, zaaflarım ve nefretlerim yüzümde aptal bir tebessüme neden oluyor. Tüm bunlar olup biterken zaman bildiği gibi akıp gidiyor ve kar çok huzurlu yağıyor...