8 Nisan 2014 Salı

''Beni ancak yazı yazmak paklar''


        ''Beni ancak yazı yazmak paklar'' dedim ama kalemimin ucunda bile sen çıktın karşıma. Kendi içimde bile halledemediğim bir mesele haline geldin, açıklaması yok. Zaman girdi aramıza daha çok uzaklaşmam gerekiyordu senden ama olmadı. Çünkü, en olmaz dediğim anda senin için araladım ben hayatımın kapılarını... 'Ömür' denilen bu rüyanın bana öğrettiği tek şeyin; ''Giden gitmiştir, biten bitmiş.'' olduğunu savundum durdum hep fakat halen öğretememiş. Gitsen de bitememişsin işte! 

         Sana. kolum kanadım kalkmıyor şuan ama çoğunlukla günüme bazı anılar eşlik ediyor. ediyor. Mesela o anlamsız gülüşlerin, mesela ilk elimi tuttuğun akşam,mesela benim o an yaşadığım şaşkınlık... Hep bir tebessüm içindeyim de hepsi o kadar işte.

         Yalnız yaşamak bir yana, senden sonra kendimi yalnız hissetmem daha çok eritiyor beni. Abuk sabuk telaşlar bulup unutmaya çalışıyorum bu durumu ama daha çok seni. Fakat olmuyor. Ne de çok hatıra biriktirmişim o kısacık zamanda. Ne de çok özlüyorum ben seni, senin aksine... 

        Bazı durumlarda duygusal davranmaya gerek yok diyorum kendi kendime, neticede durum ortada ve her şeyden önce yaşattığın hayal kırıklıkları var. Sonra tüm bunları koyuyorum bir kefeye ve ölçüyorum, tartıyorum. Aynaya bakıyorum ve susuyorum. Konuşsam cesaretim yok, konuşsam kırılacağım. Konuşsam toparlanması zor.

         Yanımdaydın, en huzurlu anımdın, sormuştum sana '' Mutlu musun şuan'' diye. Aslında ben soruyu sen de bana sor diye sormuştum. İnan bana gerçekten mutluydum ve bunu kendimden de duymak istiyordum. Şimdi ise o soru benim için cevabını vermek istemediğim bir muallaktan ibaret. Hatta şimdi o soruyu kendime soracak gücüm bile yok. Cevabını bildiğim tek şey ise için için yaşadığım özlem.

                                                                                Nisan 2012/İstanbul